Doğal olarak bitkilerdeki varlığının belirlenmesi 19. yy.’ın ikinci yarısına rastlar. Charles Darwin, kuşyemi (P. canariensis) bitkisinde, ışık etkisinin çimkınının uç kısmıyla algılandığını ve buna karşı tepkinin çimkınının alt kısımlarında oluştuğunu gözlemiştir.
Bundan elli yıl sonra, Dr. Went, yulaf bitkisi üzerinde yaptığı araştırmaları ile bu durumu deneysel olarak bir kez daha kanıtlamıştır. Bitkilerde varlığı ilk kez bu şekilde belirlenen söz konusu kimyasal madde, günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan indolasetik asit (İAA) dir. Bu kimyasal madde (İAA), çok düşük yoğunlukta ve üretildiği bitki bölgesinden uzakta bile etkisini gösterebilme özelliğine sahip bir kimyasaldır.
Uygun dozlarda kullanıldığında, kültür bitkilerinin büyümelerini hızlandırırken, yüksek dozda uygulanması durumunda bitkinin büyümesini ya yavaşlatmakta ya da tamamen durdurmaktadır. Öte yandan, ışık ve sıcaklıktan önemli ölçüde etkilenen İAA, öteki bitki büyüme düzenleyicileriyle birlikte de etkisini gösterebilmektedir.
II. Dünya Savaşı sırasında, ABD ve İngiltere’deki araştırıcıların çabaları sonucu, şekerpancarı, üçgül gibi dikotiledon bitkileri öldürdüğü halde, tahıllar gibi monokotiledon bitkilere herhangi bir zarar vermeyen oldukça güçlü sentetik oksinler (Ör. 2,4 – D * 2,4 – T) geliştirilmiştir.
Özellikle örnekte verilen bu iki yapay oksin, tarım alanlarındaki yabancı otların öldürülmesinde başarıyla kullanılmıştır. Bunun gibi pek çok oksin grubundan olan kimyasal maddeler, düşük dozlarda uygulandıkları zaman pamuk, patates, bakla, mısır vb. tarla bitkilerinde hem kuru madde miktarını arttırmakta hem de meyve bağlama oranını yükseltmektedir.
Öte yandan, partenokarpik meyve oluşumuna neden olduğu 1934 yılından beri bilinmekte olan Napthoxyasetik asit (NOA), günümüzde domateslerde devamlı olarak kullanılan bir büyüme düzenleyicisidir. Yine bir başka bitki büyüme düzenleyicisi olan Napthalenasetik asit (NAA) ise, pamuk bitkisinde çiçeklenmeyi hızlandırmak amacıyla kullanılmaktadır.
Tüm yasal hakları saklıdır!